Jeff Waters, Annihilator’ı kurma düşüncesiyle Ottawa’dan batıya
taşındıktan kısa süre sonra Annihilator, uluslararası metal sahnesine sunulmuş
en başarılı ve özgün gruplardan biri haline geldi. Kuruluşundan itibaren
geçirdiği kadro değişikliklerine ve bütün albümlerde değişik bir kadroya sahip
olmasına rağmen Annihilator başarısından yıllar içinde hiç bir şey kaybetmedi.
Grup 1986’da bir demo projesi olan Phantasmagoria’yı çıkardıktan sonra
1988’de de Allison Hell, ve Word Salad isimli demoları çıkararak prodüksiyon
şirketlerinin dikkatini üzerine topladı ve 1989’da ilk albümleri olan ve hala
thrash metal dünyasının efsanelerinden biri olarak gösterilen Alice In Hell
isimli albümü piyasaya çıkardı.
1990’da grup Never, Neverland albümünü
çıkararak tekrar dikkatleri üzerinde topladı ve daha sonralardan bu albüm, Alice
In Hell ile beraber Annihilator’ın en iyi albümleri olarak gösterildiler…
90’lı yıllarda grup bir çok vokalist değişimi geçirdi fakat, bunların hiç
biri Jeff Waters’ın güçlü ve hızlı thrash soundu görüşünü değiştirmedi ve grup
birbirinden gaz albümleri çıkarmaya devam etti. Jeff Waters bu konu hakkında ve
kişisel çalışmaları ile ilgili şu yorumu yapmıştır: “bazı sebeplerden dolayı,
Annihilator hep bir tek adam projesi gibi kaldı. Tabii ki bu tür değişimlerin
üstesinden gelmek ve yeniden grup toparlamak kolay bir iş değil. Fakat bu işin
çok daha zevkli yönleri de var. Şarkı yazmak bana kendimi tatildeymişim gibi
hissettiriyor. Öte yandan prodüksiyon ve kayıt çok daha zor. Birçok karar vermek
zorundasınız ve her detayın üzerinde durmalısınız. Ve tüm bu stüdyo sürecinden
sonra artık kulağınız ilk zamanki rahatlığında olmuyor.”
93 yılında,
Annihilator, vokale Aaron Randall ve bateriye Mike Mancini’nin geçmesiyle “Set
The World On Fire” albümünü çıkardı. Seneler 1994’ü gösterirken ise daha önceki
bütün albümlerin kayıtlarında lead ve ritim gitarları ve bas gitarları kendisi
çalan Jeff Waters vokali de tekeline aldı ve grup “King Of The Kill”i piyasaya
çıkararak hayranlarını bir kez daha sevindirdi.
Özellikle bu albümde
şarkıların hızlarının önceki albümlere göre hiç düşük olmaması ve thrash
soundunun daha belirgin olması bu albümü birçok Annihilator fanının favorisi
yapmıştır.
96 yılı Annihilator severler için çok güzel bir yıl oldu.
Grup gene Jeff Waters’ın vokalleriyle süslü ve son derece gaz bir albüm olan
“Refresh The Demon” çıktı. Albüm klasik Annihilator soundunu yansıtan bir albüm
olmakla beraber gene en iyi Annihilator albümlerinden biridir. Özellikle giriş
şarkısı Refresh The Demon ve The Pastor Of Disaster benim kişisel favorilerim.
Bu albümün hemen ardından hemen ardından grup 89 ve 90daki kadrolarıyla çıktığı
in command turnesinin kayıtlarını piyasaya sürdü: “I Am In Command” bu albümde
Alice In Hell ve Never,Neverland albümlerinin vokalistleri Randy Rampage ve
Coburn Pharr’ı canlı dinleme şansına sahipsiniz.
Grup daha sonra 97’de
Remains, 99’da Criteria For A Black Widow, 2001’de Carnival Diablos, 2002’de
Waking The Fury isimli albümleri çıkardı. Criteria For A Black Widow, belki de
vokalde Randy Rampage’ın etkisiyle eski Annihilator”u andıran bir çalışma
olmakla beraber, Annihilator’un soundu Remains albümüyle beraber bir miktar
değişmiş, daha groove bir tarza bürünmüştür. Yine de Annihilator melodik
yapısının verdiği güçlü etkiyle hala çok önemli ve tüm thrashçilerin dinlemesi
gereken bir grup.
Grup bu sene de One isimli EP’yi ve hemen ardından “All
For You”yu piyasaya çıkardı. Eski Annihilator gibi olmasa da thrash dünyasının
yaşayan en iyi gitaristlerinden biri olarak görülen yılların usta gitaristi ve
grubun beyni Jeff Waters aşkına dinlenmesi gereken bir albüm.