Zordur içten gelerek ağlamak...Gözyaşı dökmek değil bahsettiğim
elbette.Ama damlalarınızı dışarı değil de içeri akıtmak da denilebilir.
.
Gülerken bile ağladığınız anlar oldumu hiç??Dengesizce davranıp mutlu olduğunuz için bile göz yaşı döktüğünüz oldu mu? . .
Sıkılverirsiniz bir şeye zaman ve mekan ayırımı göz etmeden...Hiçbir
şey istemessiniz o anda, kendiniz dışında ne bir ses, ne bir yüz, ne de
bir dokunuş. . .
Duymak istediğiniz sessizlik, görmek istediğiniz ise sadce boşluk...En
ufak bir ışık dahi rahatsız eder sizi.Çünkü aslında gördüğünüz ışık
karanlığın maskesidir! . .
Yakarırsınız içinizi acıtırcasına ağlamak istediğinizi. . .
Ama ağlayamazsınız. .
Gözyaşlarınızla verdiğin bu mücadele de hiç bu kadar aciz kalabileceğinize olanak veremessiniz. . .
Ama eğilirsiniz hiç olmadık zamanda, yalvarırsınız çığlıklarınızla,''Sana ihhtiyacım var ne olur gelll! . .'' diye. .
Kızarsınız...Ağlamak bu kadar zor olabilirmi? . .İnsan ağlamayı bu denli arzu edebilir mi? . .
Yolu gözlenen bir sevgili misali paralar yüreğinizi,gelmediği her an için. .zorlar sınırlarınızı. . .
Hani geleceğini veya gelmeyeceğini bilseniz,belki...ama amaçsızca bekleyiş veya terkediş. . .
İşte bu en kötüsü. . .
Bilmez gözyaşı bedende kaldığınız müddetçe sahibine zarar
verdiğini.Bazen akmak istemediğini, sizi bırakmak istemediğini o kadar
belli ederki bize,yanağınızı okşarcasına süzülüverir yavaşça. . O da
üzülür aslında kimi zaman. . .
Gitmek..Bir an önce akmak istediğini gösterir size, bir nehir misali
akar elinizde olmadan..Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştır.
Çünkü,damlalarından başka. . .
Duygularımızın iniş ve çıkışıyla beslendiği;gözlerde buğuya,rahatlatıcı
bir sele ya da hıçkırıklara dönüşür...Yüreğinize gömdüğünüz
yıldızları,yürek yordamıyla gözlere sunmak. .
Göz ile yürek ekseninde yaşanan savaşta,ellerine çiçek
tutuşturan,damlalarını yangınlarına veren çaresizliğin dökülmesidir.
.Gözlerden...