Hayatımızdan şikayet eder dururuz ama şikayet ettiğimiz hayat bizim yaratmış
olduğumuz hayattır..
Bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğumuz seçimler ile şu
anki hayatımızı yaşıyoruz..
Yaşamış olduğunuz hayattan şikayet mi
ediyorsunuz? Tek yapmanız gereken kendinizi iyileştirmek.. Kendinizi sevmek ve
kendi değerinize sahip çıkmak.. İyi ve güzel şeyleri hak ettiğinize
inanmak..
Bir oyun kurdunuz, bu oyun sizin oyununuz.. Kendinizi nasıl tam
olarak tanıyıp içinizdeki sevgiyi, mükemmelliği, ışığı çıkaracaksınız?
Yaşamınıza bunun için insanlar yerleştirdiniz, olumsuz olaylar yaşattınız.. Bu
insanlara sinirlendiniz, öfke duydunuz suçladınız, yargıladınız..
Beni
sevmiyor, ilgi göstermiyor, işimde yükselemiyorum, çok para kazanamıyorum,
sağlıklı olamıyorum, kocam bana hediye almıyor, beni dinlemiyor, kendimi çok
değersiz hissediyorum vs. vs..
Kendini sevmeyen bir insanı başkası niye
sevsin, kendine değer vermeyen bir insana başkası niye değer versin? Zenginliği
yargılayan bir insana zenginlik neden gelsin? İşinde genel müdürünü yargılayan
suçlayan insana neden o görev verilsin?
Kendine sınırlar kurallar koyan
birisi yaşamın sınırları ve kuralları ile karşılaşır.. Yaşam sadece size sizin
iç dünyanızdaki düşüncelerinizi,inançlarınızı, kalıplarınızı vs. vs.
gösteriyor.. Siz iç dünyanızda korkular endişeler ile yaşayıp dururken,
başkalarını yargılayıp suçlarken yaşamda size bunu göstermekle yükümlü.. Neden?
Kendinize dönüp bakıp yaşamınızı iyileştirin diye…
İlişkiler ile ilgili
erkekler aldatır, erkeklere güvenilmez, beni kullanıyor diye düşüncelere
sahipken kimse yaşamış olduğu ilişkide rahat ve mutlu olamaz.. Bu olumsuz
inançlara, korkulara enerjinizi de yüklerseniz yaşamınızda bunları kendinize
yaşatırsınız..
Sonuçta aldatılan kadın, kullanılan kadın, başarısız
kadın, güçsüz kadın, ezilen kadın vs kimliklere bürünür bunları döngü haline
getirerek devamlı yaşar durursunuz…
Bunları düzelteceğinize kurban
psikolojisine girersiniz.. Halbuki sadece korkularınızı yaşıyorsunuz.. Belki
bugüne kadar farkında değildiniz ama artık farkında olun.. Çünkü yaşadığınız her
olayda yaşadığınız deneyimi anlamayı reddetmeye devam ederseniz bir sonraki daha
ağır olarak yaşanacak bir deneyim olacak.. Kurban değilsiniz, sizin kaderinizde
bu değil, bunu sakın unutmayın..
Ben hep derim ki her insanın bir sessiz
partnerı vardır.. Işık ve karanlık.. Işık sevgidir, sevgi dolu deneyimler, iyi
ve güzel olaylar sevgi dolu insanlar aslında sadece sevgidir ışığın içinde
olan..
Karanlık partner korku, endişe, öfke, hırs, ispat vs.. gibi
olumsuz duyguları içerir..
Sessiz partneriniz sevgi, ışık olduğu zaman
yaşamınız iyileşmeye başlar.. Olumsuz bir olay yaşayacağınız zaman bile sevgide
kalmayı seçiyorum benim partner’ım ışık dediğinizde olumsuz yaşanan veya
yaşanacak olan olaylar iyileşmeye başlar..
Karanlık partner ise siz
enerjinizi buna yüklediğinizde işte o zaman şu an şikayet ettiğiniz hayatınızı
yaşamaya devam edersiniz.. Hırsın, egonun, korku ve endişelerin olduğu yerde
mutluluk tam olarak var olamaz..
Şimdi sessiz partnerinizi seçin.. Işık
mı karanlık mı?
Sevgiyle kalın.. Işığınız ve sevginiz tüm yaşamınızı
aydınlatsın..