BEN ÖLDÜM GALİBA.......
Mezbahadan et taşıyan bir tırın sabahın erken
saatlerinde yüklenip bir an önce yola çıkması gerekiyormuş. İşe sabahın kör
vakti gelen işçiler, tırı yüklemeye başlamışlar. Alelacele işi bitirmişler.
Tırın şoförü arkadaki soğuk hava deposunun kapısı kapatılır kapatılmaz yola
çıkmış. Ancak son eti çengele takmaya uğraşan işçinin içeride kaldığını kimse
farketmemiş. Uyku sersemi olan işçi de başına gelen korkunç şeyi, ancak tır
hareket edince farkedebilmiş. Tır hiç durmadan 8 saat yol alacağından,
arkadaşları kaybolduğunu farketmezlerse donarak öleceği kesinmiş.
Bir
süre duvarları yumruklamış ama sesini duyuramayacağını biliyormuş. Bir süre
sonra üşümeye başladığından hareketleri yavaşlamış ve bir kenara çöküp ölümü
beklemeye başlamış. Oturup kaçınılmaz sonunu beklemeye başlamış ve cebinden
çıkardığı kağıt kaleme yazmaya başlamış. 1. saat: çok üşüyorum; 2. saat: her
yerim uyuşuyor; 3. saat: ayaklarımı hissetmiyorum; 4. saat: donarak ölmek
istemiyorum, kalemi tutucak gücüm kalmadı, ellerim dondu...
Tır etleri
teslim edeceği yere geldiğinde şoförü dondurucunun kapısını açınca içerisinin
soğuk olmadığını farketmiş. Sabah yola çıkarken aceleden dondurucuyu
çalıştırmadığını hatırlayan şoför, lanetler okurken köşede büzülmüş yatan işçiyi
görmüş. Adamın uyuyakaldığını sanan şoför, işçiyi sarstığı halde
uyandıramamış.
Polis olaya el koymuş, şoför tutuklanmış. Bir müddet sonra
adli tabip raporunda işçinin ölüm nedeni vücut ısısının hızla düşüşü olduğu
açıklanınca temize çıkmış. Meğerse talihsiz işçi psikolojikman ölmüşmüş.